Evliliği Tüketen Nedenler
Evliliği tüketen nedenler, günümüzün en fazla konuşulan ve şikayet edilen konuların başında kişilerin evliliğindeki sorunlar gelmekte. Çiftler evlilik birliğini ya aşka dayalı ya da mantığa dayalı yapmakta. Ancak her ikisinin birleşimi olmayan bir evlilikte özellikle de evliliğin ilk 1 ile 6 yılı arasında mutlaka problemler baş göstermeye, tamamen kopukluk ya da boşanma ile sonuçlanmaktadır.
Peki günümüz evliliklerinde yanlış giden şey ne? Neden çiftlerin birbirlerine tahammülleri bu kadar azaldı? Bu sorunlar eski dönemlerde yok muydu varsa da ‘ kol kırılır yen içinde mi kalıyordu?’ Evliliği tüketen nedenler neden günümüzde bu kadar çok konuşuluyor? Bir arkadaş ortamında özellikle kadınlar bir araya gelmişse, bir süre sonra konu her daim evliliklerine gelmekte ve hemen hemen hepsi bazen benzer bazen de farklı konulardan yakınmakta, ve konuştukça da önceki yaşadıkları olayları tekrar tekrar yaşamakta ve bu da olayın yaşandığı andaki öfkeyi tekrar yaşamalarına sebep olmakta.
Evliliklerde yaşanılan problemler
Problemler genellikle şöyle özetlenebilir: Eşlerin, birbirinin söylediklerine tahammül edememeleri, fiziki olarak bir arada olsalar dahi birlikte paylaşımda bulunmamaları, yani akşam olmuş eşler çocuklar evde buluşmuş ancak her biri farklı dünyada, kimi elinde tablet kimi telefon kimi televizyon ya da ev işleri ile meşgul ki bu genelde anne oluyor, aralarında ortak bir sohbet bir paylaşım olmuyor yani kısaca iletişim sıfır. Ailelerin yaşadığı ve tüm problemleri doğuran ana sebep iletişimsizlik. Evliliği tüketen nedenler tabi ki bununla sınırlı kalmıyor. Küçük sorunlarda bile büyük öfke patlamaları yaşamak. Bunun sebebi de evlilikte biriken halledilememiş problemler ve birikim sonucu ufak bir olayda patlama yaşamak.
Tüm bu problemler katlanarak çoğalıyor ve çiftler artık birbirlerine dokunmaya, birbirlerinin yüzüne bakmaya dahi istekli olmuyorlar. Bu da beraberinde evliliklerin temeli kabul edilen cinsel problemlerin doğmasına ortam hazırlıyor. Uzun süre cinsel birliktelik yaşamayan çiftlerde cinsel soğukluk, bazen çiftlerden birinin veya her ikisinin de farklı birilerine ilgi duymaya başlaması ve dahası aldatma vak’aları görülebiliyor. Görüldüğü üzere iletişimsizlik, buna bağlı olarak ilgi eksikliği, cinsel sorunlar ve aldatma gerçekleştiğinde evliliği kurtarmak çok daha zor bir hal alabiliyor. Ve evlilik tükeniyor.
Oysa ki iki duyarlı bireyden oluşan evliliktir mutlu aile. Bu şekilde önlem alınmadığında da mutsuz evlilikler, varsa mutsuz çocuklar ortaya çıkmaktadır. Evliliği tüketen nedenler arasında bir de çiftlerin kök aileleri ile yani kayın valide kayın peder ile yaşadığı mücadeleden söz edilebilir. Bu durumda erkek genellikle hakem görevi üstlenmek zorunda kalıyor ve bu görevi elbette ki başarı ile yürütemiyor çoğu zaman. Bu dengeyi en başından karşılıklı saygı ve haklar çerçevesinde çizmek gerekiyor.
Bir başka problemden bahsedecek olursak, çiftlerin evlendiklerinde birbirlerinin tapularını aldıklarını sanmalarıdır. Bu çok yanlış bir yanılgıdır. Evlilik cüzdanı bir tapu değildir. Bu da evliliği tüketen nedenler den bir tanesidir. Evlilik kişinin özgürlüğünü kısıtlamak, hayatını tamamen değiştirmesini beklemek değildir, yaşadığımız hayatı seçtiğimiz kişi ile paylaşmaya karar vermektir.
Çözüm önerileri
Oysa ki evliliklerde yaşanılan her bir sorun sizlerin ilişkinizi güçlendirmek için bir fırsattır. Bu fırsatları iyi değerlendirmek gerekir. Çiftler karşılıklı oturup birbirleri ile göz temasında bulunarak problemi birbirlerini aktif dinleyerek çözmeli, yarım bırakmamalıdır. Aksi takdirde problem bir kar topu misali büyüyecek ve çığa sebep olacaktır. Evliliği tüketen nedenler elbette her evlilik için farklıdır ve çeşitlendirilebilir ancak bir diğer problem de eşlerin birbirlerini rakip olarak görmeleri ve hep son sözü ben söylemeliyim, ben haklıyım yanılgılarıdır. Eşler birbirlerinin rakibi değil bir ekip halinde çalışan ortaklar olmalıdır. Aksi halde bu haklılık savaşının kazananı olmayacaktır.
Özetleyecek olursak, evliliği tüketen nedenler karşısında çiftler birbirlerinin farklılıklarına saygı duymalı, ve farklılıkları ile yaşamayı öğrenmeli ve bu farklılıklarla birbirlerini beslemeyi öğrenmeli. İletişim becerilerini kazanmalı ve uygulamalı, birlikte sorun çözme becerilerine sahip olmalı, ev içinde ortak görev paylaşımı yapılmalı, tek bir kişiye hanenin tüm sorumlulukları yıkılmamalı. Çocuk bakımı konusunda her ikisi de hazır olmalı ve sorumluluk imkanlar dahilinde paylaşılmalı, tek bir taraftan fedakarlık beklememek, ‘biz’ olalım derken ‘ben’ leri koruyabilmek ve saygı gösterebilmek, önemsemek. Güven duygusunun sarsılmasını önlemek, tutarlı olmak.
Kısaca sevgi emek ister. Önemli olan bu emeği her iki tarafın da verebilmesi. Sağlıkla mutlulukla kalın.
Yazar hakkında bilgi almak için tıklayınız.
Aile Danışmanı Meltem ACAR tel: 05462934687